4 Aralık 2014 Perşembe

Alanya ödüllü restorasyon projeleriyle örnek oluyor

Tarihi Kentler Birliği' nden Süreklilik Ödülü alan Alanya başarılı bir tablo sergiliyor. 

Tarihi Kentler Birliği ve ÇEKÜL işbirliğinde bu yıl 13.sü düzenlenen Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Proje ve Uygulamalarını Özendirme Yarışması'nda 18 proje ve 32 uygulama ile yarışmaya katılan 30 belediyeden biri de Alanya Belediyesi, “Mecveddin Sarnıcı '' ve “Sandık Emini Kayhanlar Evi '' restorasyonu ile ilgili “Süreklilik Ödülü'ne layık görüldü. 


Tarihi Kentler Birliği Üyesi ve Alanya Belediye Meclis Üyesi Hasan Özdemir; Tarihi Kentler Birliği Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz'dan ödülünü aldı. Alanya Belediye Meclisi Üyesi Hasan Özdemir ile yapılan görüşmede restorasyon çalışmaları ve ödül ile ilgili şu açıklamada bulundu: 

'' Türkiye'de turizmin yaygınlaştığı ilk şehirlerden biri Alanya… Bu nedenle belediyemizin ve Kültür Müdürlüğümüzün uzun yıllardan beri devam eden çalışmalarından dolayı Tarihi Kentler Birliği tarafından süreklilik ödülüne layık görüldük. Bu açıdan çok mutluyuz ancak yeni yönetim olarak yeterli bulmuyoruz. Kültür müdürlüğümüze her türlü finansal bütçe ve personeli artırarak destekliyoruz. Çünkü bizim elimizde çok önemli bir malzeme var. Alanya Kalesi, Kızıl kule, Tersane dünyada eşi benzeri olmayan yerler. Türkiye'nin Akdeniz'deki incisi Alanya'nın dünyaya açılabilmesi, daha iyi tanıtılması ve pazarlanması için var gücümüzle çalışıyoruz. Kültür Müdürlüğümüz büyük gayret sarf ediyor, biz bu çabalara siyasi yönetim olarak desteğimizi veriyoruz ve buna devam edeceğiz. Temennimiz Alanya'nın ileriki yıllarda daha büyük ödüller almasıdır '' dedi.

TİCARET ODALARININ DESTEĞİ VE İŞBİRLİĞİ 

Ticaret Odalarının kültür ve turizmde işbirliği önemli. Bu çalışmalarda Alanya Ticaret Odasının yaklaşımını sorduğumuz Özdemir ; '' Ticaret Odası ile yeni irtibata geçmiş bulunmaktayız. Onların da daha büyük katkılarını ilerleyen dönemlerde göreceğiz, temennimiz bu. Altid gibi turizm bağlantılı stk'lar bu konularda destek veriyor. '' şeklinde yanıtladı. Tarihi evlerin restorasyonuna yönelik çalışmaların sürdüğünü belirten Özdemir; Alanya'nın bu açıdan büyük bir kültürel hazineye sahip olduğunu vurgulayarak '' bunların hepsini restore ederek turizme kazandırmayı hedefliyoruz. 'Dedi.

ÖRNEK PROJELER 

Alanya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nimet Hacıkura ile ödül alan projeler hakkında ödül töreni öncesinde yapılan röportajda gerek projelerin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, gerekse restorasyon projelerinin yolunu açan çözümlere yönelik önemli bilgiler edinildi. İşte sorular ve yanıtları:

İki proje ile Süreklilik Ödülü aldınız. Projelerinizde yaşanan süreçler, uygulama ve sonuçları anlatır mısınız? 
Tarihi kentler Birliği ve Çekül her sene kültürel miras alanında yaptığımız projeleri gerek ödüllerle , gerek kültürel miras konusundaki danışmanlıkları ile destekliyorlar. Tüm sorularımızı anında cevaplıyorlar. Öncelikle TKB ve Çekül'e teşekkür etmek istiyorum. Bu sene Mecveddin Sarnıcı ve Alanya Kalesindeki tarihi evlerden biri olan Sandık Emini Kayhanlar evi ile Süreklilik Ödülü aldık.

SANDIK EMİNİ KAYHANLAR EVİ NASIL RESTORE EDİLDİ… 

Ödül kazandığımız yapılardan biri Alanya'nın geleneksel konut mimarisine örnek bir yapı. Alanya'da maalesef Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi eski evlerimizin çok fazla mirasçıları oluyor ve yıllar geçtikçe mirasçıları çoğalıyor. Böylece kendi aralarında çıkan anlaşmazlığın kurbanı oluyor bu evler ve kendi kaderlerine terkediliyor. Biz de Alanya Belediyesi olarak bu evleri gelecek nesillere kazandırmak adına belediye meclis kararıyla süreli ücretsiz tahsisi yöntemi ile restorasyon karşılığında yapılmasını sağlıyoruz. Böylece yok olmaktan kurtarıyor hem de tarihi evlere birer fonksiyon veriyoruz.

Sandık Emini Kayhanlar evi de bu kapsamda 20 yıllığına Kayhan ailesinden süreli tahsis yöntemiyle ücretsiz olarak tahsisi sağlanan ve belediye tarafından onarımı gerçekleştirilen yapılardan birisi. Alanya Kalesi Hisariçi mahallesinde tepe noktasında bulunuyor. Şu anda Alanya Kalesi geleneksel el sanatları merkezi olarak ücretsiz ziyarete açık. Yapıyı ziyaret edenler hem Alanya'nın geleneksel kültüründen örnekler görüyorlar, hem de bölgedeki geleneksel konut mimarisine dair detayları evi ziyaret ettiklerinde bulabiliyorlar.

MECVEDDİN SARNICI'NDA KÜLTÜREL ETKİNLİKLER DÜZENLENECEK… 

Ödül kazandığımız diğer yapı da restore ettiğimiz bu evin yan tarafında yer alan ve Alanya kalesindeki en büyük sarnıçlardan birisi olan Mecveddin Sarnıcı. Yapım tarihi Selçuklulara kadar dönemlendirilen yapılardan biridir. Alanya Kalesinin su ihtiyacını karşılamak için şu anda yaklaşık 500 kadar sarnıç var . Bunların bir kısmı tek yapı şeklinde, bir kısmı da evlerin içinde mutfak veya bahçelerin bir bölümü olarak yapılmış. Mecveddin Sarnıcı hem ziyaret edebilecek hem de gerektiği zaman mini konser ve kültürel etkinliklerin düzenleneceği bir mekan olarak restorasyonunu tamamladık. Hazineden ücretsiz tahsisi sağlandı ve Alanya Belediyesi olarak onarımını gerçekleştirdik ve şu anda ziyarete açıktır.

EMLAK VERGİLERİNİN YÜZDE 10'LUK KATKI PAYLARI İLE YAPTIK... 

'' Bu her iki yapıyı da 2863 sayılı koruma kanununa göre belediyelere yatırılan emlak vergilerinin yüzde yüzde 10'luk dilimi kültür varlıklarının restorasyonu için toplanıyor. İl özel idareleri şimdi Büyükşehir kanunu ile yatırım izleme koordinasyon başkanlıkları oldu. Bizler de belediye olarak bu katkı payından bütçe sağlamak adına başvuru yapıp Kültür varlıklarının restorasyonunu gerçekleştirebiliyoruz. Bu her iki yapıda o dönemde büyükşehir kanunlarınca Antalya Valiliği bünyesinde olan İl Özel idarede toplanan katkı paylarından sağlanan ödenek ile gerçekleştirilmiştir. Bunu da özellikle belirtmek istiyorum. '' Dedi.

Alanya'da kültür varlıklarının ayağa kaldırılması dinamik ve uzman bir ekiple başarılı bir çizgide ilerliyor. Restorasyon çalışmalarının bundan sonraki adımlarını sorduğumuz Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nimet Hacıkura şu bilgileri verdi:

'' Alanya belediyesi olarak en önemli projelerimizden birisi Kızılkule Tophane ekseni Denizcilik ve Gemi Müzesi Proje alanımız var. Oradaki çalışmalarımız çok geniş bir alanı kapsıyor, ilk 2 etabını tamamladık, restorasyon ve projelendirme devam ediyor. Biliyorsunuz Büyükşehir kanunu ile birlikte Alanya ve diğer birçok ilçede olduğu gibi eski belediyeler kapatıldı, sınırlarımız değişti. Bu değişen sınırlar kapsamında Alanya belediyesinin kontrolüne geçen birçok yeni sit alanı ve tescilli yapımız var. Onların restorasyon ve projelendirme çalışmaları için zaman harcıyoruz, proje koordinasyonunu gerçekleştiriyoruz. Yine Alanya Kalesi'nde olsun, kent içinde olsun, geleneksel yapılarımızın restorasyon projelendirme çalışması belediye başkanımızın verdiği yetki ile sürecek. Hep birlikte çalışmalarımızı gerçekleştireceğiz. ''

ALANYA ALAN YÖNETİMİ 

Alanya aynı zamanda Alan Yönetimi uygulamasına dahil olması açısından ayrı bir öneme sahip.. Restorasyon çalışmalarının Alan Başkanlığı ile koordineli olarak yürütüldüğünü belirten Hacılura; “Alanya Kalesi Alan Başkanlığı, Alan Yönetimi Yönetmeliği kapsamında 2007 yılında kuruldu ve bugüne kadar devam ediyor. Bu çalışmaların hepsi Alan Başkanlığı ile koordineli olarak belediyemizin gerçekleştirdiği çalışmalardır. '' Dedi. 

http://www.turizmhaberleri.com/haberayrinti.asp?ID=28464

3 Aralık 2014 Çarşamba

Metruk Tarlabaşı’nın metrekaresi 13 bin TL

Metruk Tarlabaşı’nın metrekaresi 13 bin TL

Bir zamanlar kimsenin yaklaşamadığı Tarlabaşı’nda 7 yıldır devam eden kentsel yenileme projesi sonrasında, metruk binalar yerini metrekaresi 5.500 dolar (13 bin TL) olan rezidanslara bıraktı.


Beyoğlu Belediyesi ve Çalık Gayrimenkul iş birliğinde yürütülen İstanbulTarlabaşı’ndaki kentsel yenileme projesi satış aşamasına geldi. Yaklaşık 7 yıldır çalışmaları süren, tarihi binaların restore edilerek, diğer yapıların ise aslına uygun olarak yenilendiği kentsel yenileme projesi Tarlabaşı 360, bölgenin değerini artırdı. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın deyimiyle bölgenin değeri 50 kat yükseldi. 
 
Tarlabaşı 360 projesinde, Tarlabaşı’nda bulunan 9 yapı adasında, 20 bin metrekarelik alandaki 210’u tescilli olmak üzere toplam 269 adet parselde yenileme ve restorasyon çalışmaları yapılıyor. Tarlabaşı360 projesinde rezidans, ofis, konut ve ticari üniteler dahil olmak üzere yaklaşık 900 ünite bulunuyor. Projede ofis bölümlerinin teslimlerine 2015 Ekim’de, rezidans bölümlerinin ise 2016 yıl sonunda başlanacak.
 
97 farklı rezidans
 
Tarlabaşı 360 projesinde ilk etapta 97 adet rezidans ve 96 adet ofis satışa çıktı. Büyüklükleri 47 ile 355 metrekare arasında değişen rezidansların her biri farklı tasarım, büyüklük ve yapıda inşa ediliyor. 1+0, 1+1, 1+1 loft dubleks, 2+1, 2+1 loft dubleks, 4+1 dubleks ve 4+1 penthouse dubleks tipinde dairelerin yer aldığı rezidansların fiyatları ise lansman döneminde 289 bin dolardan başlıyor. Ofis üniteleri ise 63 ile 588 metrekare arasında değişiyor ve ünitelerin fiyatları 503 bin dolardan başlıyor. Buna göre, rezidansların metrekaresi 5 bin 500 dolardan, ofislerin metrekaresi ise 6 bin dolardan başlıyor. Yapılan yüzde 5 indirimin yanı sıra peşin alımlarda ek olarak yüzde 5 indirim uygulanıyor. Ayrıca 48 aya kadar sıfır faizli ödeme seçenekleri sunuluyor. 
 
Çalık Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi Feyzullah Yetgin, “İlk etapta satışa çıkardığımız 97 rezidans için lansman öncesinde 4 kat talep aldık, ofislerin ise yüzde 70’ini sattık” dedi. Rezidanslar ve ofislere yabancı yatırımcıların ilgisinin fazla olduğunu ifade eden Yetgin, kurumsal yatırımcılarla görüşme yaptıklarını hatta ada bazında  satın almak isteyen bireysel ve kurumsal yatırımcıların bulunduğunu aktardı.
 
Biz bölgeye selam verdik yatırımcılar devam eder
 
BEYOĞLU Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Tarlabaşı’nın ruhunu koruyarak kentsel yenileme projesi hayata geçirdiklerini belirterek, “Tarlabaşı’nda binalar küçük, sokaklar dar ve tarihi binaları restore etmek maliyetli olduğu için dönüşüm yapılamamıştı. Şimdi otopark sorunu çözülen, binaların eski dokusunun korunduğu bir yenileme yapıyoruz” dedi. Demircan, bu proje sayesinde Tarlabaşı’nın tamamının dönüşümünün yolunun açıldığını ifade ederek, “Biz belediye olarak kimsenin uğramadığı bir muhite uğrayıp, selam verdik. Devlerin yapması gereken işi başlatmak. Bundan sonra yatırımcılar bölgeye gelecektir” dedi. Demircan, projenin kamulaştırma usulü açısından davasının sürdüğünü belirtti.
 

http://www.gazetevatan.com/metruk-tarlabasi-nin-metrekaresi-13-bin-tl-698011-ekonomi/

Edirne Sarayı'na, Efes ve Aspendos modeli






Büyük bölümü  Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirilen Edirne'deki Osmanlı Sarayı'nın, Efes, Aspendos, Perge antik kentleri gibi ören yeri olması için çalışma başlatılacak.
Edirne Sarayı'na, Efes ve Aspendos modeli

Edirne Sarayı Kazı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Özer, AA muhabirine yaptığı açıklamada,  Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Bahçeşehir  Üniversitesi adına 2009'dan bu yana sarayda kazı çalışması yürütüldüğünü söyledi. Çalışmalar sırasında 6 yılda önemli yapıların ayağa kaldırıldığını belirten Özer, şöyle konuştu:
"Saray Mutfağı (Matbah-ı  Amire)  ile Kum Kasrı Hamamı'nın onarımı 2014'te tamamlandı. Sarayın önemli yapılarından Cihannüma Kasrı'nın restorasyonuna yönelik proje çalışmalarında da belli bir mesafe alındı. Söz konusu yapının rölövesi Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylandı. Restitüsyon ve restorasyon projelerinin onay süreci devam ediyor. Çalışmalar tamamlandıktan sonra restorasyon ve konservasyonu sağlanarak yapının işlevlendirilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması amaçlanıyor."
Özer, Edirne Sarayı'ndan günümüze ulaşan yapılardan harap durumdaki Su  Maksemi'nin arkeolojik kazı ve röleveleri çalışmalarının tamamlandığını, kısa sürede projesinin hazırlanarak restorasyonunun yapılmasının hedeflendiğini dile getirdi.

- Osmanlı mimarisinin nadir örneklerinden  
Özer, bu yıl yapılan çalışmalarda, Osmanlı mimarisinin ender örneklerinden, sarayın su ihtiyacınında karşılandığı Namazgahlı Çeşme'de arkeolojik kazı ve temizlik çalışması yapıldığını söyledi.
Çeşmenin içinin temizlendiğini, namazgah bölümünde de kazı yapıldığını belirten Özer, "Buradaki çalışmalarımız, önümüzdeki yıllarda da devam ettirilecektir. Üzeri açık olan çeşme ile kazı sonrası ortaya çıkarılan mimari kalıntıların üzeri, geçici koruma önlemleri çerçevesinde  kapatılmıştır" diye konuştu.
Bu yılki kazı programında gerçekleştirilen araştırmalarda pek çoğu yıkılmış önemli yapıların da tespit edilerek çalışmalara dahil edildiğini ifade eden Özer, şöyle devam etti: 
"Günümüzde Kırkpınar güreşlerinin de yapıldığı Hasbahçe'de bulunan Adalet Kasrı'nın rölöveleri alındı. Yapının işlevlendirilmesine yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Aynı şekilde, Hasbahçe'de var olduğunu bildiğimiz Has ahırlar, Terazi Kasrı, İftar Köşkü, Bostancıbaşı Kasrı yapılarının yerleri tespit edildi. Önümüzdeki yıllarda bu yapıların ortaya çıkarılması ve mümkünse restorasyonlarının gerçekleştirilerek, Edirne Sarayı'nın bütüncül bir yaklaşımla korunması sağlanacaktır."
Özer, Edirne Sarayı'nın av sahasında bulunan ve günümüzde Tavuk Ormanı olarak adlandırılan bölgedeki IV. Mehmet tarafından yaptırılmış Av Köşkü'nün de belgelendiğini, yapının ihtiyaç duyulan onarımının restorasyon projeleri doğrultusunda gerçekleşeceğini aktardı.

- Bölgeye ören yeri statüsü 
 Özer, sarayın bulunduğu alanın ören yeri statüsüyle korunmasının amaçlandığını söyledi.
Edirne Sarayı'nın bir bütün olarak (Alay Meydanı, Kum Meydanı, Hasbahçe) değerlendirilerek korunması ve ziyarete açılmasının hedeflendiğini belirten Kazı Başkanı Doç. Dr. Özer, şunları anlattı:
"Edirne Sarayı'ndan günümüze ulaşabilen, Fatih ve Kanuni köprüleri, Babüssaade, Cihannüma Kasrı, Adalet Kasrı, Av Köşkü, Su Maksemi, Namazgahlı Çeşme, Av Köşkü ve Matbah-ı Amire'nin bir bütün olarak ele alınacağı bir proje hazırlayarak Saray'a bir ören yeri statüsü kazandırılmasını hedefliyoruz. Böylelikle bölgenin yaşam kalitesi ve ziyaretçi yoğunluğu artacak. Yakın gelecekte, söz konusu saray yapılarına verilecek yeni işlevlerle hem bu yapıların ve hem de söz konusu saray alanın korunarak yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması planlanıyor."
Özer, onlarca yıl kaderine terk edilen Edirne Sarayı'nın eski ihtişamlı günlerine dönmesini umduklarını ifade ederek, "Böylece, Edirne Sarayı'nın makus talihi değişecek ve 100 civarında yapıdan oluşan önemli bir kültür mirasını daha insanlığın hizmetine sunmuş olacağız" dedi.

- Edirne Sarayı 
Tunca Nehri kenarına kurulan Edirne Sarayı'nın yapımına, II. Murat'ın emriyle 1450 yılında başlandı. II. Murat'ın vefatından sonra Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, I. Ahmet, II. Ahmet, Sultan Mustafa, III. Süleyman ve IV. Mehmet, sarayı yeni yapılar ekleyerek genişletti.
Topkapı Sarayı'na benzer bir yerleşim planına sahip Edirne Sarayı, büyük meydanlar etrafında konumlanan değişik işlevli yapılarıyla Türk saray mimarisinin genel karakterini yansıtmaktadır. İnşasının ardından Osmanlı-Rus Savaşı, Balkan Savaşı, IV. Mehmet'in sünnet şöleni gibi pek çok önemli olaya tanıklık eden saray, Osmanlı-Rus Savaşı'nda önemli oranda tahrip edildi. 
Savaş sırasında cephanelik olarak kullanılan saray, Edirne'nin istila edileceği ve cephanenin Ruslar'ın eline geçebileceği düşüncesiyle dönemin Edirne Valisi Cemil Paşa'nın emriyle havaya uçuruldu.
Saraydan günümüze mutfağı, Babüssade, Cihannüma Kasrı, Kum Kasrı Hamamı, Fatih Köprüsü, Adalet Kasrı, Kanuni Köprüsü, Su Maksemi, Şehabeddin Paşa Köprüsü, Namazgahlı Çeşmesi, Av Köşkü gibi yapılar ulaşabildi.
http://www.radikal.com.tr/edirne_haber/edirne_sarayina_efes_ve_aspendos_modeli-1233095

Tarihi Zile evleri restore ediliyor




Tarihi Zile evleri restore ediliyor

Yaklaşık 4 bin yıllık geçmişe sahip Tokat'ın Zile ilçesinde, tarihi evler aslına uygun restore edilerek, turizme kazandırılıyor. 

Zile Belediye Başkanı Lütfi Vidinel, ilçede 3 bin 600 tarihi ev bulunduğunu belirtti. Bu evleri turizme kazandırmak için çalışmalarının sürdüğünü aktaran Vidinel, "Kültür ve Turizm Bakanlığı, İl Özel İdaresi ve Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı'nın destekleri ve yerel imkanlarımızla tarihi evlerimizde restorasyon çalışmasına başladık. Restorasyonunu yaptığımız ev ve konaklarımızı butik otel ve yöresel yemeklerimizin ikram edildiği yerler haline getirmek için gayret ediyoruz'' diye konuştu. İlçenin bir Osmanlı kenti olduğunu belirten Vidinel, "İlçemizdeki 8 mahallemiz sit alanı içinde. Zile, Avrupa'da bir kent olsa biletle gezilir" dedi. Restorasyon çalışmalarının önemine dikkati çeken Vidinel, "Dünden bugüne bırakılan değerlerimizi koruyarak, restorasyonunu yaparak gelecek nesillere bırakma gayretindeyiz. Bu konuyla ilgili bilimsel çalışıyoruz. Zile'nin tarihi dokusunu gün yüzüne çıkarmak için koruma amaçlı imar planımızı yaptırma zorunluluğu hissettik" ifadesini kullandı.


RESTORASYONLAR ÇIĞ GİBİ BÜYÜYECEK
Koruma amaçlı imar planını çıkarmak için çalışmalar yaptıklarını belirten Vidinel, şunları kaydetti: "Bir hafta önce Sivas Koruma Kurulu tarafından koruma amaçlı imar planımız hazırlandı. Meclis toplantımızda oy birliğiyle inşallah geçecek. Halkımız, bugüne kadar yaşadığı sıkıntıları artık yaşamayacak. Koruma amaçlı imar planının onaylanması, Zile'nin dünü, bugünü ve yarını adına çok önemli. Yaklaşık 150 vatandaşımız bu imar planını bekliyordu. Eski binaların basit onarımına ve restorasyonuna hızlı bir şekilde başlıyoruz. Zile, bir tarih ve kültür kenti. Daha önce koruma amaçlı imar planımız olmadığı için hızlı hareket edemiyorduk. Zile'de restorasyonlar çığ gibi büyüyecek. Artık vatandaşlarımız evinde onarım ve restorasyon yapmak istediğinde, muhatabı Zile Belediyesi olacak. 20 evin restorasyonunu tamamladık, 10 konağın restorasyonu devam ediyor." Vidinel, 97 evin restorasyonu için hazırlanan projeleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sunduklarını söyledi.

TARİHİ ZİLE EVLERİ
Tarihi kaynaklara göre, Ninova melikesi Semiramis tarafından milattan önce 1600 yıllarında kurulduğu belirtilen Zile'de, Hititlere, Friglere, Selçuklulara, Perslere, Romalılara, İlhanlılara, Danişmentlilere, Eratnalılara ve Osmanlılara ait tarihi eserleri görmek mümkün. Doğal yapısını bugüne kadar korumayı başaran ilçede, iç içe geçen tarihi evlerden oluşan sokaklar, yerli ve yabancı turistlerin gözde mekanları arasında yer alıyor. 

http://www.yenisafak.com.tr/gundem/tarihi-zile-evleri-restore-ediliyor-2026246

Kazıdıkça ortaya şahaser çıktı


BURSA’da, 2 yıl önce restorasyonuna başlanan 12 türbenin bulunduğu Muradiye Külliyesi’nde, 150 yıl önce yapılan onarımda her biri bir sanat şaheseri olduğu bildirilen kubbe işlemelerinin üzerinin sıvayla kapatıldığı belirlendi.

Fransız bir mimar tarafından yapılan onarımda sıvayla kapandıktan sonra üzerine konulan Osmanlı ile ilgili olmayan Barok tarzı desenler restorasyon sırasında kazınarak, altındaki eserler ortaya çıkarıldı.

Osmanlı’nın ilk başkentlerinden Bursa’da geçen aylarda UNESCO’nun Dünya Mirası listesine aldığı eserlerden önemli bölümünü oluşturan Muradiye Külliyesi’nde, 2 yıl önce restorasyon çalışmalarına dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ilk harcı koymasıyla başlandı.

Bursa Kalesi’nin kuzey batı eteklerinde, Sultan İkinci Murad tarafından inşa ettirilen ve bulunduğu semte de adını veren cami, medrese, hamam, imaret, çeşme ve türbeden oluşan yapılar topluluğundan oluşuyor. 1425 Mayıs ayında başlanıp 1426 Kasım ayında bitirilen caminin önüne 1451 yılında vefat eden İkinci Murat’ın türbesi inşa edilmesiyle külliye oluşmaya başladı. Bu türbenin civarına daha sonra birçok şehzade ve saray mensubunun da gömülmesiyle caminin haziresi hanedan kabristanı haline geldi. Külliyede, Sultan II'nci Murat’ın eşi Fatih Sultan Mehmet’in annesi Hüma Hatun, Fatih Sultan Mehmet’in ebesi Gülbahar Hatun, Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan, Fatih Sultan Mehmet’in eşi Gülşah Hatun, Sultan II. Beyazıt’ın oğulları Şehzade Ahmet ve Şehzade Mahmut, Sultan II. Beyazıt’ın eşleri Gülruh Hatun, Şirin Hatun, gelini Mükrime Hatun ve Muhteşem Yüzyıl dizisiyle gündeme gelen Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’nın türbeleri yer alıyor.

ÖNCE DEPREM, SONRA FRANSIZ MİMAR VURDU

Külliyedeki eserler günümüze ulaşıncaya kadar hem doğal, hem de insanların yaptıkları uygulamalardan zarar gördü. 1855 yılındaki Bursa depreminde zarar gören Yeşil Türbe ve Külliye için dönemin valisi Ahmet Vefik Paşa’nın önerisi üzerine Fransız Mimar Leon Parville Bursa’ya davet edildi. Parville’nin yürüttüğü restorasyon çalışmaları 1864-1867 yılları arasında yapıldı ve Parville buradaki çalışmalarını 1874 yılında 'Doğu Mimarisi' adlı kitapta topladı. Parville, depremden zarar gören bu tarihi yapıları yıkılmaktan kurtarırken, içlerinde yaptığı restorasyonla bir dönemin izlerinin silinmesine neden oldu. 15’nci yüzyıldan kalem işlerinin üzerini sıva ile kaplayan Parville, dönemin modasına uygun olarak, Osmanlı ile uzaktan yakından ilgisi olmayan Barok desenler çizdirdi.

İki yıl önce restorasyon öncesi inceleme yapan uzmanlar, ipuçlarına rastladıkları kalem işlerine sıvayı kazdıkça ulaştı. Durum anıtlar kuruluna bildirildi. Anıtlar Kurulu da Barok desenlerden birer kesit bırakılmak kaydıyla kimileri altın varaklı kalem işlerinin restorasyonuna izin verdi. Uzmanlar da el emeği göz nuruyla iki yıl aralıksız süren çalışmalar sonucu muhteşem kalem işi kubbeleri ilk günkü haline getirdi. Çalışmalarda sadece tavanlar değil, dış yapı taşları arasındaki çimento kalıntılarından, Kündekari denen çivi kullanılmadan birbirlerine geçme yapılan ahşap kapılara, çatılara kadar tüm bölümler elden geçirildi. 8 türbenin onarımı tamamlanan Külliye 6 ay içinde de ziyarete açılacak.

http://www.habervitrini.com/gundem/kazidikca-ortaya-sahaser-cikti-815305/

Yangından mal kaçıran adam!


Yangından mal kaçıran adam!
























Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan kültür mirasımıza kol kanat geren, Osmanlı eserlerini öpe koklaya restore eden büyük kültür adamı Ekrem Hakkı Ayverdi’nin muhteşem koleksiyonu sergileniyor.


Mühendis-mimar, restoratör, mimarlık tarihçisi... Tüm bu  kimliklerinin yanı sıra Osmanlı sanatına tutkuyla bağlı bir koleksiyoner olan Ekrem Hakkı Ayverdi, vefatının 30. yılında mutlaka görülmesi gereken bir sergiyle anılıyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, kaybolmuş bir dünyanın son temsilcilerinden, Osmanlı sanatı araştırmaları ve mimarlık tarihi içinde farklı bir yeri olan Ekrem Hakkı Ayverdi’yi meslek hayatı ve eşşiz koleksiyonuyla günümüze taşıyor. Geçen ay açılan ve Baha Tanman küratörlüğünde hazırlanan sergide, Ekrem Hakkı Bey’in restorasyon projelerinden, koleksiyonundaki eşsiz hat sanatı örneklerine, tekkelerde üretilen eserlerden, tablolara, işlemelerden, çini, seramik ve cam objelere uzanan örnekler yer alıyor.
Geç Osmanlı erken Cumhuriyet
Geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet İstanbulu’nun kültür insanı ve bir İstanbul beyefendisi olan Ayverdi (1899-1984), yaşadığı dönemde değişmeye başlayan kültür ortamında eski itibarını yitiren eserlerin en seçkinlerini koleksiyonunda bir araya getirdi ve büyük bir özenle korudu. Türk Edebiyatı dergisinin yeni sayısında Ayverdi ile ilgili geniş bir yazı kaleme alan M. Selim Gökçe’nin tespitinde olduğu gibi ‘Tarihi abideleri ve eski musikiyi iki büyük ‘emanet’ olarak gören ve her ne pahasına olursa olsun, gelecek nesillere aktarılması gerektiğine inanan’ bir kültür taşıyıcısıydı Ayverdi. O adeta ‘Osmanlı eserlerini öpe koklaya restore eder, bu arada içinde gördüğü o dünyaların manasını, lübbünü araştırır’dı. Ayverdi’yi ‘Yangından mal kaçıran adam’ olarak da tanımlayan Gökçe’nin şu tespitleri de önemli: ‘Ekrem Hakkı, eserleri ve fikirleriyle, yakın dostu Nihad Sami Banarlı’nın geliştirmeye çalıştığı ‘milli romantizm idraki’ni besleyerek muhafazakar kültürün oluşmasında önemli roller üstlenmiş ve hayatını mimari mirası koruyup araştırmaya adamış son ‘Osmanlı’lardandı.’ Prof. Kazım Çeçen’in deyimiyle Ayverdi’nin ilim sahasında yaptıklarını ve meydana getirdiği eserleri ancak bir enstitü yapabilirdi.’
Mart 2015’e kadar görülebilir
Kubbealtı Kültür ve Sanat Vakfı’nın da kurucusu olan Ayverdi’nin eşsiz koleksiyonunun bir bölümünü görmek isteyenler için İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’ndeki sergi kaçırılmaması gereken bir fırsat ve 28 Mart 2015 tarihine kadar vaktiniz var. Lakin siz yine de elinizi çabuk, sayılı günler çabuk geçer!
PORTRE
1899’da İstanbul’da dünyaya gelen Ekrem Hakkı Ayverdi, 1920’de Mühendis Mekteb-i Âlîsi’nden (İTÜ) mezun oldu. Yol, köprü, hastane, cami, fabrika gibi binaların müteahhitliğinin yanı sıra, pek çok eski eserin restorasyonunu da üstlendi.  1950’lerden itibaren araştırma ve yayın hayatına ağırlık veren Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mi’mârî Eserleri gibi kitapları ve birçok makalesiyle, daha önce çoğunlukla İslâm sanatı içinde ele alınan Osmanlı mimarisinin bağımsız bir araştırma alanı olarak yerleşmesinde büyük rol oynadı.

http://haber.stargazete.com/sanat/yangindan-mal-kaciran-adam/haber-975404